Acıbadem Life Longevity’den İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Halil Ertürk, “İnsan ömrünün yaklaşık %25-40’ı genetikle belirleniyor, geri kalan ise yaşam tarzı, çevresel koşullar ve tesadüflerle şekilleniyor” diyerek, genetiğin ve epigenetiğin bu süreçteki rolünü anlattı.
Genetik Piyanoysa, Epigenetik O Piyanoyu Çalan Sanatçıdır
Uzun yaşam aileden gelen bir miras mı, yoksa bizim elimizde mi?
Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, insan ömrünün yaklaşık %25-40 oranında genetik faktörlerle belirlendiğini, kalan büyük kısmın ise çevre, yaşam biçimi ve şans gibi etkenlere bağlı olduğunu gösteriyor.
Acıbadem Bodrum Hastanesi’nde hizmet veren Dr. Halil Ertürk, bu noktada epigenetiğin önemine dikkat çekiyor:
“Genetik yapıyı bir piyanonun tuşları gibi düşünün. O tuşlara nasıl ve hangi sırayla basılacağını belirleyen mekanizma ise epigenetiktir. Yani beslenme, egzersiz, stres, uyku, toksinler ve çevresel faktörler bu ‘piyanist’in notalarını oluşturur.”
DNA üzerindeki metilasyon veya histon modifikasyonu gibi epigenetik düzenlemeler, hangi genlerin aktif ya da pasif olacağını belirleyerek yaşlanma hızımızı doğrudan etkiler.
Bazı İnsanlar “Uzun Ömür Genlerine” Sahip Doğuyor
Dünyanın en uzun yaşayan insanı olarak 122 yaşında vefat eden Jeanne Louise Calment, 117 yaşına kadar sigara içmiş ve çikolata ile alkolü hiç hayatından eksik etmemişti.
Dr. Ertürk, bu durumu şöyle açıklıyor:
“Bazı insanlar olağanüstü genetik profile sahip olabilir. Bu kişilerde yaşlanmayı geciktiren genetik varyantlar bulunur.”
Uzun ömürlü ailelerde yapılan araştırmalar, bu kişilerin daha sağlıklı metabolik profile sahip olduğunu gösteriyor. Düşük kan şekeri, insülin ve trigliserid seviyeleri; Alzheimer, diyabet, kalp hastalığı ve kanser gibi rahatsızlıkların daha az görülmesi bu genetik avantajın göstergeleri arasında.
Uzun Yaşamı Destekleyen Genler
-
APOE2: Alzheimer ve kalp hastalığı riskini azaltır.
-
FOXO3a: Hücreleri strese karşı korur, DNA onarımını destekler.
-
CETP & APOC3: İyi kolesterolü artırarak kalp-damar sağlığını güçlendirir.
-
IGF-1R & d3GHR: Metabolizmayı yavaşlatarak yaşam süresini uzatır.
-
Sirt6: DNA hasarlarını onararak yaşlanmayı geciktirir.
Genler Kaderi Belirler Ama Yaşam Tarzı Yönlendirir
Genetik altyapı biyolojik yaşımızı etkiler, ancak bu yaş kronolojik yaştan farklı olabilir.Dr. Ertürk, “Uyku kalitesi, stres yönetimi ve beslenme gibi faktörler, genetik yatkınlık ne olursa olsun yaşlanma hızını değiştirebilir. Genler kader değildir; sağlıklı seçimler genetik riskleri yönetmenin en güçlü yoludur” diyor.
8 Haftada 4,6 Yıl Gençleşmek Mümkün!
Bilim insanları, yaşam tarzına yönelik yalnızca 8 haftalık bir değişimin, biyolojik yaşı ortalama 4,6 yıl geriye çekebildiğini gösterdi.
Bu sonuç, genetik kodu değiştiremese de epigenetik düzenlemelerle genlerin çalışma biçimini etkileyebileceğimizi kanıtlıyor.
Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve toksinlerden uzak bir yaşam tarzı; yaşam süresini uzatırken yaşam kalitesini de artırıyor.
Yaşlanmayı Geciktiren “Geleceğin Genleri”
-
Telomeraz: Hücre yaşlanmasını yavaşlatır, telomerleri uzatır.
-
Follistatin: Kas kaybını önler, yaşa bağlı güç düşüşünü engeller.
-
Klotho: Beyin sağlığını korur, Alzheimer riskini azaltır.
-
PGC-1a: Hücresel enerji üretimini destekleyerek yorgunluğu önler.
Sonuç: Yaşam Süremizi Genler Başlatır, Biz Tamamlarız
Dr. Halil Ertürk’ün de belirttiği gibi, gelecekte genetik müdahaleler yaşlanmayı yavaşlatmak hatta tersine çevirmek için güçlü bir araç haline gelebilir. Ancak bugün için elimizdeki en etkili yöntem, genetiği doğru yaşam tarzıyla desteklemek.
