Sağlıksız beslenme, hareketsizlik, yüksek tansiyon, aşırı tuzlu yiyecekler, tütün ve alkol kullanımı, kalp-damar hastalıklarını tetikleyen faktörler arasında yer alıyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Emel Alphan, başlıca risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp hastalığı ve inmeye bağlı erken ölümlerin en az yüzde 80’inin önlenebileceğini söyledi. Tansiyon ve kan yağlarının yükselmesinin kalp-damar hastalıkları için en önemli risk faktörleri arasında geldiğini belirten Prof. Dr. M. Emel Alphan, günümüzde popüler olan bazı hatalı diyetlerin kalp-damar hastalıklarına zemin hazırladığı uyarısında bulundu. Prof. Dr. Alphan, “Bu diyetler, ketojenik diyetler, glutensiz ve laktozsuz diyetlerdir. Ketojenik diyetlerin özelliği, karbonhidratı tamamen keserek aşırı yağlı ve proteinli besinleri tüketmektir. Aşırı yağlı ve proteinli besinler, kan kolesterolünü yükselttikleri gibi posanın kaynağı olan karbonhidratlı besinlerin kısıtlanması nedeniyle mikrobiyotayı da olumsuz etkiler ve bu da kalp-damar hastalıklarının oluşumuna zemin hazırlar” uyarısında bulundu.
İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Emel Alphan, 29 Eylül Dünya Kalp Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada sağlıklı ve dengeli beslenmenin kalp sağlığına etkilerini değerlendirdi.
Kalp damar hastalıkları, ölüm nedenlerinin ilk sırasında geliyor
Kalp damar hastalıklarının dünyada ve ülkemizde ölüm nedenlerinin birinci sırasında yer aldığını belirten Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Kalp hastalıklarının yüksek kan kolesterol düzeyi ile ilişkili olduğu ve kan kolesterol düzeyinin düşürülmesinin kalp hastalıkları görülme riskini azalttığı bilinir. Kan kolesterol düzeyi yükseldikçe, kalp hastalığı oluşma olasılığı da artar. 29 Eylül Dünya Kalp Günü, insanları her yıl tüm dünyada yaklaşık 18 milyon kişinin yaşamını kaybetmesine neden olan kalp hastalıkları ve inmenin, başlıca ölüm nedeni olduğuna ilişkin bilgilendirmek için düzenleniyor” dedi.
Ülkemizde ölüm nedenlerinin ilk sırasında dolaşım sistemi hastalıkları var
Kalp damar hastalığına bağlı ölüm oranlarına ilişkin bilgileri paylaşan Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Kalp hastalığının en yaygın görüldüğü ülkeler ABD, Orta Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri olsa da kalp-damar hastalığına bağlı gerçekleşen ölümlerin yüzde 75’inin düşük ve orta gelirli ülkelerde olduğu tespit edilmiştir. Orta Asya ve Doğu Avrupa ülkelerinin ise bu hastalığa bağlı ölüm oranlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında olduğu bildirilmiştir. Kalp-damar hastalığı nedeniyle en düşük ölüm oranlarına sahip ülkeler ise Güney Kore, Fransa, Japonya, İsrail ve Portekiz’dir. TÜİK verilerine göre; Türkiye’de de dünyada olduğu gibi ölüm nedenlerinin birinci sırasında 2024 yılında yüzde 36,0 ile dolaşım sistemi hastalıkları yer aldı. 2023 yılında bu oran yüzde 33,6 idi” dedi.
Erken ölümlerin en az yüzde 80’inin önlenmesi mümkün
Kalp hastalığını tetikleyen faktörleri sağlıksız beslenme, hareketsizlik, yüksek tansiyon, aşırı tuzlu yiyecekler, tütün ve alkol kullanımı olarak sıralayan Prof. Dr. M. Emel Alphan, bu risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp hastalığı ve inmeye bağlı erken ölümlerin en az yüzde 80’i önlenebilir” dedi.
Kalp-damar sağlığını korumada beslenmenin yeri önemli
Kalp ve damar sağlığını korumada alınacak önlemlere dikkat çeken Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Sigara ve alkol kullanımı ile hipertansiyon yani yüksek tansiyon ve kan yağlarının yükselmesi, kalp-damar hastalıkları için en önemli risk faktörlerindendir. Hipertansiyon ve kan yağlarının yükselmesini önlemek için beslenme önerilerine göre, birinci kural özellikle doymuş yağdan (tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı vb.) ve zeytinyağı bile olsa aşırı yağ tüketiminden kaçınarak kan kolesterol düzeyinin yükselmesini önlemek son derece önemlidir. Aslında kolesterol, dışarıdan diyetle alındığı gibi vücutta da yapılan yağa benzer bir yapısı olan, vücuttaki pek çok hormonun (östrojen, progesteron, testosteron vb.) ön maddesidir ve vücut için gereklidir” dedi.
Zeytinyağı tüketiminde ölçüye dikkat edilmeli
Aşırı kolesterol ve doymuş yağ alımı ne kadar zararlı ise tamamen yağsız bir beslenmenin de vücut için o kadar zararlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Zayıflamak amacıyla yağsız bir diyet uygulayanlarda hormon dengesizliği nedeniyle kadınlarda adet döngüsü bozulur. O yüzden sağlıklı beslenme için belirli bir yağa ihtiyaç vardır ki bu oranın enerjinin yüzde 20’sinin altına düşürülmemesi gerekir. Yapılan yanlışlardan birisi de zeytinyağının faydalı olduğunu düşünerek bardak bardak zeytinyağı içilmesidir. Unutmayın ki 1 çay bardağı zeytinyağı ile vücuda bir günlük enerji ihtiyacınızın yarısını (yaklaşık 900 kalori) almış olursunuz” uyarısında bulundu.
Kalp-damar sağlığını korumada bu önerilere dikkat!
Prof. Dr. M. Emel Alphan, kalp-damar hastalığını önlemek ve kolesterolü yükseltmemek için önerilerini şöyle sıraladı:
-Doymuş yağ içeren tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı gibi yağları ve trans yağ içeren besinleri tüketmemek. Özellikle zeytinyağını ve diğer bitkisel yağları tercih etmek.
-Kırmızı et, tavuk ve balık tüketiminin günde 1 porsiyonla sınırlandırılması gerekir. Kolesterol sadece kırmızı ette yoktur, balık ve tavuk da benzer miktarlarda kolesterol içerir.
-Hayvansal kaynaklı besinleri azaltırken, bitkisel kaynaklı proteinlerin alımını (kurubaklagiller) arttırmak. Mümkünse her gün kurubaklagilleri tüketmek.
-Beyin, böbrek, dil, karaciğer, dalak, işkembe gibi organ etlerinden kaçınmak.
-Sucuk, salam, sosis, pastırma gibi şarküteri ürünlerinden kaçınmak.
-Yemek pişirme metodu olarak kızartılmış besinleri (et vb. hamur ve sebze kızartmaları da dahil) tüketmemek, aşırı yağlı yemek tüketiminden kaçınmak.
-Az yağlı süt, yoğurt vb. süt ürünlerini tercih etmek.
-Sebze ve meyve tüketiminin günlük 5-10 porsiyon olması.
-Fındık, fıstık, ceviz ve badem vb. sert kabuklu yemişleri günde 20-25 gramı aşmayacak miktarlarda tüketmek (Çünkü bu besinlerin 100 gramı 650-700 kalori içerir).
-Rafine şeker tüketimini azaltmak, kompleks karbonhidratları ve dolayısıyla posalı besinlerin özellikle tam tahılların (tam buğday ekmeği, çavdarlı ve yulaflı ekmekler) tüketimini arttırmak.
Akdeniz, DASH ve vejetaryen diyetler kalp-damar sağlığını korumada etkili
Dünyada en sağlıklı beslenme modeli olan Akdeniz ve DASH diyetleri ile vejetaryen ve düşük yağlı diyetlerin hipertansiyon ve kalp-damar hastalığından korumada etkili olduğunu belirten Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Hipertansiyonu olanların da tuzu az tüketmelerinin yanı sıra DASH diyetini uygulaması onların kalp-damar hastası olmasını önleyecektir” dedi.
Prof. Dr. M. Emel Alphan, şunları söyledi: “Kalp krizi geçirenlerin yüzde 50’sinin kan kolesterollerinin düşük olması, kalp damar hastalığı riskine neden olan başka faktörlerin de olduğunu ortaya koymuştur. Kalp-damar hastalıklarında D vitamininin düşük olması, homosisteinin yüksek olması ve inflamasyonun (iltihabi durumun) rolü hakkındaki bilgilerin artması ve mikrobiyota denilen vücudun ikinci beyini olarak kabul edilen vücudumuzdaki yararlı mikroorganizmaların zararlı mikroorganizmalarla yer değiştirmesi (disbiyozis) sonucu oluşan endotoksemi, ateroskleroz (damar sertliği) varlığını ve aterosklerozun derecesini göstermek için kullanılan belirteçlerdir.
Popüler diyetlere dikkat!
Zayıflamak amacıyla diyet yapanlar bazen hatalı diyetleri uygulayabiliyor. Bu hatalı diyetler de kalp-damar hastalığına zemin hazırlayabiliyor. Bu diyetler, ketojenik diyetler, glutensiz ve laktozsuz diyetlerdir. Ketojenik diyetlerin özelliği, karbonhidratı tamamen keserek aşırı yağlı ve proteinli besinleri tüketmektir. Aşırı yağlı ve proteinli besinler, kan kolesterolünü yükselttikleri gibi posanın kaynağı olan karbonhidratlı besinlerin kısıtlanması nedeniyle mikrobiyotayı da olumsuz etkiler ve bu da kalp-damar hastalıklarının oluşumuna zemin hazırlar.
Ayrıca aralıklı açlık diyetlerinin kısa vadede kilo kaybı ile glikoz ve insülin duyarlılığı gibi metabolik avantajları olmasına rağmen, 2024 yılında Sebastian SA ve arkadaşları tarafından yayınlanan bir araştırmanın sonuçlarına göre, bu tarz beslenmenin uzun vadede olumsuz etkileri olabileceği öne sürülmüştür. 20 bin kişide yapılan bir çalışmanın sonuçları; yiyeceklerini günde 8 saatten az bir sürede tüketen kişilerde kardiyovasküler hastalıktan ölüm riskinin yüzde 91 daha yüksek olduğu bulunmuştur.”
Kalp sağlığını koruyan mucize bir besin yok
Kalp hastalığını önleyen mucize bir besin, sebze ya da meyve olmadığını kaydeden Prof. Dr. M. Emel Alphan, sözlerini şöyle tamamladı: “Sağlıklı beslenme bir bütündür. Bahsedilen diyetlerin içerdiği besinlerin her birisinin vücuda farklı yararları vardır. O yüzden bütün besin gruplarının yer aldığı sağlıklı beslenme tarzı, kalp-damar hastalıklarından koruyucu olduğu gibi kalp-damar hastalarının da uygulayabileceği bir beslenme tarzı olacaktır. Kalp-damar hastalarında, omega-3 yağ asidi, C, D, E vitaminleri, beta-karoten ve kalsiyum dahil olmak üzere besin desteklerinin kullanımı, akut kardiyovasküler hastalık riskini azaltmada faydalı değildir. Bunun yerine sağlıklı beslenme yoluyla bu besin öğelerinin besinlerden alınması yararlı olacaktır. Çünkü besinlerde vücuda gerekli olan vitamin ve mineraller gibi besin öğelerinin yanı sıra, özellikle sebze ve meyvelerde pek çok hastalıktan koruyucu oldukları kanıtlanmış olan fitonutrientler ile antioksidan ve antiinflamatuar etkileri olan, besin öğesi olmayan bileşenler de bulunur. O yüzden tek başına kalsiyum, magnezyum vb. takviye almak yerine, farklı renklerdeki sebze ve meyveleri her gün tüketerek pek çok besin öğesini ve besin öğesi olmayan bileşenlerini almak mümkün olacaktır.”