Hatırlıyorum da, en son bu sütunlarda yazarken başka bir adamdım. Daha genç, daha iddialı, daha sivri… Hayata karşı yüksek sesle konuşan, her şeye bir cevabı olan, kalemini bazen kılıç gibi kullanan biriydim. O zamanlar sandığım kadar çok bilmiyormuşum. Bugün ise cevaptan çok soru sormayı, bağırmaktan çok anlamaya çalışmayı seçiyorum.
Bu on yıl boyunca çok şey değişti. Değişmeyen tek şey değişimin kendisi. Dünya hızlandı. Teknoloji bizi birbirimize bağladı ama aynı hızla da yalnızlaştırdı. Bir “story” ile sevinçlerimizi, bir “tweet” ile öfkelerimizi paylaşır olduk. Ama çoğu zaman gerçekte ne hissettiğimizi bile anlamadan… Hep bir yerlere yetişme telaşında, hep bir şeyleri kaçırma korkusuyla yaşadık. Dijital dünyanın sonsuz akışında kendimizi kaybettik çoğu zaman.
Ben de değiştim. Belki saçlarımda birkaç beyaz tel daha var şimdi. Ama esas değişim içimde oldu. Artık her yazıya “Bu yazının kimseye zarar vermemesini nasıl sağlarım?” diye başlıyorum. Çünkü gördüm ki, söz en keskin silahtan bile daha çok yaralayabiliyor. Ve iyileştirmek için kullandığında, bir doktorun reçetesinden daha güçlü olabiliyor.
Bu köşeye dönerken bir amacım var: Durmak. Düşünmek. Düşündürmek. Bağırmadan konuşmak, kırmadan eleştirmek, yargılamadan anlatmak… Çünkü biz bu ülkede birbirimizi dinlemeyi unuttuk. Herkes konuşuyor ama kimse duymuyor. Oysa bazen bir sessizlik, bin cümleden daha çok şey anlatabilir.
Yeniden yazmaya başlarken içimde hafif bir ürperti, bir mahcubiyet de var. Okurlarım beni unuttu mu? Bu yazıları özleyen oldu mu? Belki de tüm bunlar sadece benim kişisel yolculuğumun bir parçası. Ama yine de yazıyorum. Çünkü bir yerlerde bir kişi bile “İyi ki yazdı” derse, bu yolculuk anlam kazanır.
Bu köşede siyaset de olacak, edebiyat da… Günlük yaşamın içinden gözlemler, tarihten süzülen dersler, sokaktan gelen sesler… Ama en çok da insan olacak. Çünkü bu ülkenin en büyük zenginliği hâlâ insanı. Ve ben, o insanı anlamaya çalışarak yazacağım.
10 yıl sonra yeniden bu masadayım. Kalem elimde, yüreğim açık. Hepimiz gibi yaralı, yorgun ama umutlu…
Hoş geldim.